24.6.2011
Türk&Yabancı Dizi ve Filmleri
Hayırlı Cumalaar. Bugün 24 Haziran 2011. Bugün benim ilk Cuma’m. İlkler çok önemlidir ya bende öle bahsedeyim dedim. Bugün hava her zaman olduğu gibi sıcak!
Eveet gelelim konumuza. Konumuz Türk dizileri, filmleri ve onun çok değerli izleyici kitleleri. İlk önce Türk dizileri ve izleyicisinden bahsedelim. Türk dizileri ülkemizde her hafta günü belli olarak yayınlanan, hikâyesi çok sürükleyici olan bir yapım. Bizim dizilerimizin hepsi güzel demiyorum fakat bazı diziler daha fazla izleniyor ve ona bağlı olarak daha güzel. Bunu da dizinin kaçıncı bölümde bittiğini görebilirsiniz. Arka Sokaklar adlı dizi 130 küsür bölümünde ve hala devam ediyorsa buna karşılık olarak Kızım Nerede adlı dizi 20 küsür bölümde ise (Kızım Nerede kaldırıldı) hangisi izleniyor, hangisi izlenmiyor anlaşılır. Kızım Nerede? İzleyici zaten diziyi izlemeden dizinin konusu hakkında yorum yapabiliyor. “He kız kayboluyor ya “ gibi yorumlar olabiliyor. Ama Ezel adlı diziye gelelim. Ezel dizisinin dizinin başında tahmin edebiliyor musun ne olduğunu? Hayır. Çünkü dizinin başında Ömer karakteri oynuyor, o estetik yaptırıyor ve adını Ezel koyuyor. Hadi 1. Bölümde anla. Anlayamazsın. İşte Türk Dizileri’nin farkı bu. Bir de Türk Dizileri’nin bazıları çokça izleniyor. Mesela Öyle Bir Geçer Zaman ki adlı dizi. Ben o dizinin hiçbir bölümünü izlemedim. Fakat dizi oynarken, Facebook’ta herkes olan bitenleri yazmaya başlıyor. Ben zaten oradan anlıyorum kim iyi kim kötü. Dizi başlıyor. Herkes tetikte tabi. Caroline adlı karakter ekrana çıktığı an Facebook’a herkes “Allah belanı versin Carolinee” “Geber lan Caroline” yazmaya başlayınca ben anlıyorum ki Caroline kötü Hele o dizide bi velet var Osman. O nasıl yüzdü denize düşmüştü nasıl kurtuldu? Hala aklımda soru işaretleri var.
Hayırlı Cumalaar. Bugün 24 Haziran 2011. Bugün benim ilk Cuma’m. İlkler çok önemlidir ya bende öle bahsedeyim dedim. Bugün hava her zaman olduğu gibi sıcak!
Eveet gelelim konumuza. Konumuz Türk dizileri, filmleri ve onun çok değerli izleyici kitleleri. İlk önce Türk dizileri ve izleyicisinden bahsedelim. Türk dizileri ülkemizde her hafta günü belli olarak yayınlanan, hikâyesi çok sürükleyici olan bir yapım. Bizim dizilerimizin hepsi güzel demiyorum fakat bazı diziler daha fazla izleniyor ve ona bağlı olarak daha güzel. Bunu da dizinin kaçıncı bölümde bittiğini görebilirsiniz. Arka Sokaklar adlı dizi 130 küsür bölümünde ve hala devam ediyorsa buna karşılık olarak Kızım Nerede adlı dizi 20 küsür bölümde ise (Kızım Nerede kaldırıldı) hangisi izleniyor, hangisi izlenmiyor anlaşılır. Kızım Nerede? İzleyici zaten diziyi izlemeden dizinin konusu hakkında yorum yapabiliyor. “He kız kayboluyor ya “ gibi yorumlar olabiliyor. Ama Ezel adlı diziye gelelim. Ezel dizisinin dizinin başında tahmin edebiliyor musun ne olduğunu? Hayır. Çünkü dizinin başında Ömer karakteri oynuyor, o estetik yaptırıyor ve adını Ezel koyuyor. Hadi 1. Bölümde anla. Anlayamazsın. İşte Türk Dizileri’nin farkı bu. Bir de Türk Dizileri’nin bazıları çokça izleniyor. Mesela Öyle Bir Geçer Zaman ki adlı dizi. Ben o dizinin hiçbir bölümünü izlemedim. Fakat dizi oynarken, Facebook’ta herkes olan bitenleri yazmaya başlıyor. Ben zaten oradan anlıyorum kim iyi kim kötü. Dizi başlıyor. Herkes tetikte tabi. Caroline adlı karakter ekrana çıktığı an Facebook’a herkes “Allah belanı versin Carolinee” “Geber lan Caroline” yazmaya başlayınca ben anlıyorum ki Caroline kötü Hele o dizide bi velet var Osman. O nasıl yüzdü denize düşmüştü nasıl kurtuldu? Hala aklımda soru işaretleri var.
Türk Dizileri’nin vazgeçilmezleri olan Teyzelerimizin (Akrabağımız olan teyzemiz değil komşu olarak ) dizilerde “kaç kızım kaç” “Orda baksana yaa” gibi tripleri beni öldürüyor. Bi de hadi tamam söylesinler de dedikleri çıkınca da “ben senarist olacak insanmışım” tribine de girdiler mi havalarından geçilmez
Gelgelelim Yabancı Dizilere. Yabancı diziler her zaman Türk insanını büyülemiştir. En iyi örnek olarak Lost. O diziyi sadece interneti olanlar ya da zenginler izleyip, izlemeyenlere anlatırlar, onlarda merak eder. Hep böyledir. Tanıdıklarım kaç senedir Lost’u anlatıyorlar. Tek anladığım adamlar Adaya düşüyorlar. Ama internetten araştırıyorum, dizi 5-6 senedir oynuyor. Düşünüyorum, düşünüyorum bir anlam veremiyorum.” Adamlar yavaş galiba , 5 senedir adadan kaçamıyorlar” o zaman bu anlam çıkıyor ortaya çıkan anlamı da anlamıyorum böyle bir arapsaçı oluyor çıkıyor iş.
Yabancı diziler her zaman bizim dizilerimizden aksiyonludur. Arka Sokaklar dizisinde hiçbir polisin evi basıp dur polis dedikten sonra, bunu demek zorunlu, hemen pat diye ateş ettiğini göremedim. Ama yabancı filmlere gelgelelim. Adamlar evi basıyorlar, FBI teslim ol! Dedikten sonra karşındaki kılını kıpırdatsa pat diye vuruyor. İşte farkları bu. İşte yabancı filmlerde hep bir aksiyon, kaçış. Ben hiçbir Türk filminde helikopterden ateş edildiğini görmedim ya. Yabancı filmlerde adam helikopterden ateş ediyor, aşağı atlıyor. Bizde arabadan atlamıyorlar.
Şimdi diğer meselemiz olan Filmlere gelelim. Filmler işte 2 saat boyunca bir hikâyeyi anlatan bir yapım. Diziler daha uzun, bir bölümü 2 saat. Film izlemek değişik bir duygudur ya. Para ödersin. Öderken için sızlar. “Titanik nasılsa sonunda batacak paramı verin lan” falan. İzlersin, gülünecek, komedi filmiyse gülersin, yanında bir büyüğün varsa öpüşme sahnesinde kıs kıs gülersin falan işte ağlanaklı filmse ağlarsın falan filan. Ben ağlamalı filme hiç gitmedim, gidersem de dayak yerim dönerim. Çünkü söz verdim kendime, ağlanaklı filme gidersem herkes ağlarken gülmeye başlıcam. Evet, bunu yapıcam. Çıksın öle bir film yapıcam, videoya çekeceğim. Korku filmine de hiç gitmedim. Ne zaman gitmek istesem “Çok korkunç” falan diyorlar. İzlemeden korkmaya başlıyorum falan, gitmekten vazgeçiyorum. Ama komedi filmlerine ve Cem Yılmaz’ın bütün filmlerine gittim. Komedi filmleri eğlencelidir. Gülersin falan. Cem Yılmaz’ın bir sözü var “Gülerken resmini çekseler, gülmeye tövbe edersin” doğru. Sonuna kadarda haklı. Çünkü bir arkadaşımla sinemaya gittim bir gülmeye başladı 2 aydır görüşmüyoruz. Durum o kadar vahim. He ondan bahsetmiyorum belki bende öle gülüyorumdur.
İşte dediğim gibi “Titanik, finalde batacak” . Gemicilik zihniyetiyle film izlenmez ki. Mesela New York’ta Beş Minare. “Amaan ben izledim, minare yok gitmeyin” falan, Avatar , “Nasılsa uzayda geçiyor usta boşver gitmeyelim” falan. Türk izleyicisi değişiktir ya. Filmlere değişik yönde bakar. Yabancı filmlerde öle değil. İzleyici gidiyor, izliyor, beğenmiyor. Beğenmemesi kalıyor orda. Bakınız ben burada Türk dizileriyle Yabancı dizileri ya da Türk filmleriyle Yabancı filmlerini karşılaştırmıyorum, burada ne, nasılmış onu anlatıyorum.
Refik Mert UYKUSEVEN 24.6.2011